Her yeni gün farklı heyecanlar farklı duygular yaşanılması için gözünü açtığın ve bir saniye bile sonra ne olacağını bilmediğin daha doğrusu bilemeden yaşadığın gizemli bir tat gibi adeta. Belki de bu bilinmezlik, bu gizem daha da karmaşıklaştırıyor hayatı. Bir plan yapıyorsun istediğin gibi işlemiyor veya istediğin bir şey çok farklı sonuçlar verebiliyor. Bir bakıyorsun yüzünü güldürmüş, bir bakıyorsun üzmüş veya heyecanlandırmış veya korkutmuş. Tüm bunlar yaşanırken bile tekrar bir saniye sonra ne hissedeceğin veya yaşayacağın ise meçhul. Böyle bir dolambaç böyle bir karmaşıklık hatta biraz da bakılınca hem fazlasıyla kaale alanacak kadar hem de hiç kaale alınmayacak kadar basit bir kavram hayat. Gözünü açtığın her yeni gün öyle bir karmaşıklık öyle bir telaş ki bu karmaşıklığın içerisinde o bir saniyenin önemini kavramaktan çok detaylarda saklı hayat.
Teker teker her saniye bir detay yakalamak olmalı mesela. Başkası için en önemsiz gözükenin senin için en önemli olacağı bir detay. Mesela bir saç, bir koku, bir müzik, bir kuş cıvıltısı, kokulu çiçekler, bir söz veya hatırlanan en ince ayrıntı vs… O bir saniye aslında bu ayrıntılarda gizli. O küçük detayı yakalayıp onu gözünde büyütmekte ve de yüzünde hissettiğin tebessümde saklı belki de o bir saniyelik mutluluğun. Her gün gittiğin ve sıkıldığın bir yerde aslında fark etmediğin ama her daim var olan ağaçta, yeni açan çiçeklerde ve her gün orada mendil satmak için direnen çocuğun kirli ayakkabılarında veya yırtılmış kıyafetlerinde saklı o bir saniye.
Mutluluğun sonsuz formülünü çözebilmek için de gözünü açtığın her yeni gün bir umut olmalı belki de senin içinde. Asık, mutsuz ve huysuz bir suratla yüzünü yıkayıp aynaya bakmaktan çok belki de aynaya gülümseyip “bugün de çok güzel olacak” diyebilmek o bir saniye. O an gülümsersen çünkü o gülümseme sen gülümsediğin zamana kadar kopamayacak kolay kolay senden. Telefonun çaldığında da gülümseyerek açacaksın, kapın çaldığında eşin dostun geldiğinde de veya dışarı çıktığında hiç bilmediğin insanların arasında yürürken de. Özellikle hiç tanımadığın, huyunu suyunu bilmediğin koca şehirde hatta koca dünyada salt birkaç saniyeliğine görebileceğin insanların arasında…. İşte onlara daha sımsıkı gülümsemek gerek, tüm içtenliğinle. Tanımıyorsun ama sanki tanışmak ve dost olmak ister gibi sanki o gülümsemenle ben de sizdenim demen gibi. Gülümsemenin bulaşıcı bir hastalık olduğuna inandırırsan kendini başkalarına da inandırabilirsin belki. Ama önce gülümsemeni sağlayacak küçük ama seni mutlu edecek ayrıntılar bulman gerek.
Yarın uyandığında farklı bir şey dene mesela. Vapura bineceksen bindiğinde sadece varmak istediğin yere varmak için değil, varmak istediğin yere varırken kendine katacağın şeyleri hesapla yani iç huzurun olsun hesaplayacağın şey. O deniz kokusunu içine çek mesela, martıların sesini dinle ve duvarlara konan martıların güzelliğini izle, güneşin uçsuz bucaksız parıldayışına bak, rüzgarın hafifçe saçlarını savurmasını ve dalgalandırmasını hisset, yanındaki çevrendeki insanlara bak hepsi birbirinden ne kadar farklı değil mi? Biri kara biri beyaz biri sarışın biri esmer biri kısa biri uzun biri zayıf biri kilolu. Ne sen ne de onlar ne onlar ne de sen aynısınız. O insanlar bile o günün ayrıntısında gizli olabilirler aslında senin için. Onların yaptığı bir hareket, bir konuşma veya kavga. Arkadan gelen harçlıklarını kazanma uğruna gitar çalıp şarkı söyleyen birkaç gencin müzikleri ile o yolculuk sana eziyet gelmesin yeter ki gülümsemesini ve detayı yakalamasını bil. Başka bir gün de tek ol mesela yalnız kendinle yüzleşeceğin kendini tanıma olanağı bulacağın ve de gülümseyeceğin şeyleri bulabileceğin bir gün seç kendine. Nereye gidersen git ama gitmek istediğin yerleri keşfet, etrafına bakındığında ağlayan bebekleri de gör, 70 80 yaşında hala el ele tutuşan ve birbirine aşkla tutkuyla bakan o yaşlı çifti de veya dilenmeye çalışan bir dilenci, telaşla koşan bir işadamı, bağıran çağıran bir insan ve de sokak satıcıları…
Bunları da incele, sonra hangisine gülümsersin bilmem ama gülümsediğin her şey bir sonraki gülümseyeceğin minik belki önemsiz gibi gözüken ama gözünde büyüyecek bir ayrıntı için yeni bir adım olacak. Gülümsediğin her zaman hayat denilen kavranması zor bir olgudan kaçmaktan çok ona daha çok yaklaşacaksın. Kendini tanıdıkça ve kendini sevdikçe küçük ayrıntılarla mutlu olup yaşamasını da o küçük ayrıntılarla insanları mutlu etmesini ve o küçük ayrıntılara şükretmesini de bileceksin, aslında ne kadar şanslı olduğunu ve gülümsemek için sonsuz sebebin olduğunu fark edeceksin ve en önemlisi de bunları yaparken nefes aldığını hissedeceksin.
Yaşamanın kuralı nefes almaksa bunu dolu dolu içinde hala sevgi ve umut varken yap ki o yaşama sevgisini yakaladığın an bırakamayasın. Ve bir gün aşık olmak istiyorsan aşık olacağın kişiden önce bir ağaca bir kuşa kediye köpeğe bir sese bir görüntüye veya bir objeye veya bir idealine aşık ol ki, aşık olacağın kişi de tıpkı aşık olduğun küçük gibi gözüken ama aslında senin için dünyalara bedel olan ayrıntılar kadar güçlü ve sağlam olsun. Ve sonrasında gözlerini kapat ki her açtığında “ayrıntıların içerisinden seni seçtim”diyebilecek kadar gülümseyen bir yüzün olsun.
Comments