İdam tartışmasının ilk başladığı zamanlarda yanılmıyorsam 15 temmuz sonrası idi bu konu hakkında ayrıntılı bir yazı yazmıştım yazmasına fakat sallantılı bu süreçte yeniden gündeme gelmiş ve bu sefer oldukça alevlenmişken kendimi yine ve yeniden ve maalesef ki bu konunun içerisinde buldum.
Açıkçası şaşkınım çünkü toplumda ölüme ve öldürmeye meraklı çok büyük bir kitle varmış. MIŞ diyorum çünkü cahil ve okumamış bir toplum olmamıza rağmen iyi ve vicdanlı insan olabilmek farklı kavramlar. Bunlardan yoksun onca insanı görmek ise tamamen hayal kırıklığı. Şaşkın olduğum kadar kızgınım da. Kızgınım çünkü bugün devlete karşı suç işleyenler, tecavüzcüler, istismarcılar vs için istenilen idam cezası yarın salt bununla kalmayacak kendilerinden olmayan, beğenmedikleri her kesim için idam talebi dört bir ağızdan bu insanlar tarafından yinelenecek. Siz sanıyor musunuz ki o çok merakla beklediğiniz idam gelirse salt mutlak kötü veya gerçekten suçlu insanlar bundan nasibini alacaklar?
Tabii ki de hayır. Bugün ona yarın sana mantığı var bu işte. Beğenmedin mi al kes başını o zaman. Ekmek kesip meyve doğrarken bile dikkatle hareket edersin insan boğazını keserken sen nasıl olur da bu kadar rahatsın be kardeşim?
Hadi sıra bana da gelsin yeter ki şu an şu pislikler temizlensin diye mantık kurdun ona da eyvallah fakat gelgelelim biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Biz senin veya bir başkasının görmek istediği şekilde 3.dünya ülkesi değiliz, senin kafan gibi İLKEL bir ülke hiç değiliz. Bu sebeple bir çok uluslararası sözleşme ile yaşama hakkımız korunuyor. Hadi hukukçu değilsin sözleşme bilmek zorunda değilsin ama insansın insanlığını ve haddini bilmek zorundasın be kardeşim! Sen hala kelle kesme, pişirme derdindeyken kendi yaşadığın ülkenin yani Türkiye’nin de taraf olduğu AİHS’I açıkça idam cezasını ebediyen yasaklamış durumda. Farkında değilsin tabii nerede olacaksın sen ancak kes, biç, döv, kaba kuvvete başvur seni eleştirmek ne haddimize!
Sen anlamasan da ben yine de anlayabilen, düşünebilen ve vicdan sahibi insanlar için anlatmaya devam edeceğim kardeşim. Şöyle ki; AİHS’inin ihlali demek uluslarası hukukun ihlalidir. Zamanında biz gittik imzaladık bu 6 nolu protokolü, açıkça artık kelle kesmeyeceğiz dedik. Bunun geri getirilmesi diye bir düşünce akla mantığa aykırıyken zaten salt iç hukuka da değil uluslararası hukuka aykırı bir durum teşkil eder bundan sonra. Bunun anayasal dayanağı olması gerek. Sen kafana göre kalkıp 3,4 medyatik ve sözde sanatçı isimler ‘idam da idam’ diyip ortalıkta sözde kahraman ve örnek insan gibi geziyor diye onlara inanırsan daha çook uyumaya devam edersin. Hayatlarında sözleşme nedir, hukuk nedir, hak nedir, adalet nedir, anayasa nedir bilmeyen insanların lafı ile bir yere gelinmez. Gelinseydi eğer bu ülke bu sözde sanatçıları ile çoktan medeniyete gelirdi merak etme sen. Haklısın tabii bu tarz insanlar o kadar hadsiz ve kendilerini bilmez ki idama karşı çıkana da saygıları yok. Bunu kendilerine hakaret olarak da algılarlar topluma ve hatta hatta dine de. Hele idam ve din çatışması bu insanlara göre o kadar iç içedir ki idamı desteklemediğin an dinsizlikle, imansızlıkla bile suçlanabilirsin. Aman dikkat et kardeşim her an iddianame hazırlanıp tebligat kafana dayanabilir!
Hadi bırakılım AİHS’ını, Evrensel Bildirgeleri, BM’yi falan biz sadece insani açıdan tartışalım şu idamı. Tartışalım çünkü en nihayatinde idam istemenin insanlık suçu olduğunu artık bir kavrayabilelim. Öncelikle tekrardan o çok ağıza sakız edilen dini ele alalım çünkü ben biliyorum ki din konusu olmadan anlayamayacak onlarca kesim var. Bizim dinimizde idam yok kardeşim neden mi çünkü allahın verdiği canı tek bir kişi alabiliyor o da ALLAH. He sen allah isen kendini öyle görüyorsan haklısın tabii kesmeye, biçmeye devam… Yok ben dinimdeyim, namazımdayım diyorsan kalkıp da bunu savunamazsın, böyle bir İslam dinini geç herhangi vahşi ve cani bir din yaratılmadı çünkü.
Katil olsun, sapkın olsun, sapık olsun, hırsız olsun terörist olsun, ister çocuk öldürsün ister hayvan ister başka bir canlı bunlara verilecek en büyük ceza başta vicdandır kardeşim. Onların hayatları boyunca çekecekleri vicdan azabı senin kellelerini kesmenden çok daha acılı ve uzun bir süreçtir. O iç sesle cebelleşebilmek bir saniye değil ömürlüktür. Hadi diyelim adam da zerre vicdan yok o zaman ikinci en büyük ceza kanunlardır, kanunlarımızdır. Evet biliyorum kanunlar hazırda var fakat uygulaması askıda. Ne eksik ne fazla aslında mis gibi hazırlanmış o güzelim kanunlar sanki eskitmek için raflarda asılı duruyormuş gibi. Fakat varlar var. Sen gidip de kelle de kelle, idam da idam diye cebelleşeceğine kanun da kanun, yasa da yasa diye cebelleşsene mesela. Emin ol bu çok daha mantıklı ve olası seçenek olur. Zaten kanunlar gerektiği gibi uygulansa o vahşi insan küçücük bir hücrenin içinde müebbet cezasını en ağır şekilde çekecek. Dahasından sana ne, bize ne, allah istediği zaman canını alacaktır zaten senin felsefen bu olmalı. Dine bu denli inanıyorsan ahiret hayatına da inanman gerek. Orada bunun bedelini ödeyeceğini zaten çoktan bilmen gerek.
Son olarak da kardeşim, bir insanın canını almak değil onu hayata kazandırabilmektir insanlık. Ve insan olabilmek o kadar zor ki bugün dehşetle, vahşetle baktığımız, insanlıktan çıkıp canavara büründüğünü gözlemlediğimiz o insanların asli sebebi de BİZ İNSANLARIZ. Neden mi? sevgisizlik sarmış dört bir yanımızı. Sevgi, saygıdan ziyade nefret ve düşmanlık duyguları ile harmanlanıyoruz, kendimizden olmayını ötekeleştirip bir kenara fırlatıyoruz. Hatta o kadar ki adeta tanrı olup onu tanrıdan önce bile öldürme haddine erişebiliyoruz.
Kimse kusura bakmasın insan olabilmek için önce içimize sevgi tohumları ekmemiz, kafamıza da ilkel zihniyet duvarlarını yıkabilen düşünceler eklememiz gerek. Aksi takdirde o dehşetle baktığımız insanlardan bizim de hiçbir farkımız kalmaz. NE YAZIK ki bu iş böyle kardeşim!
Comments